Kategori: Uncategorized

Beslenme ve Diyet Uzmanı Şükran Yıldız, hamilelikte beslenme önerileri sunuyor. Eğer, hamilelik boyunca hem sizin hem bebeğinizin sağlığına özen gösteriyorsanız, uzman önerileri size yardımcı olacaktır.

Yumurta: Anne ve bebeğinin ihtiyaç duyduğu kaliteli protein kaynağıdır ve yumurtadaki proteinin neredeyse tamamı vücutta kullanılabilir. Aynı zamanda 12’den fazla vitamin ve mineral içerir. Bebeğin beyin gelişimi için önemli olan kolin minerali ve folik asit bakımından zengindir ve bu öğeler nöral tüp defektini engellemeye yardımcı olur. Ayrıca beyin ve göz sağlığı için önemli olan omega-3 yağ asidi de içerir. Ancak yumurta az pişmiş veya çiğ tüketilmemelidir.

Tam tahıllı ekmek ve bulgur: Gebeler için tam tahıllı beslenmek sindirim ve sinir sistemi sağlığı için önemlidir. Çünkü B grubu vitaminler, E vitamini, selenyum açısından iyi bir kaynak olmasından dolayı yeterli vitamin-mineral alımı ve stres yönetiminde önemli rol oynar. Ayrıca yüksek miktarda lif içermesi sindirim sisteminin iyi çalışması ve kan şekerinin düzenlenmesi için gereklidir.

Çiğ Kuruyemişler (Ceviz, fındık, badem, fıstık): Bitkisel kaynaklı Omega-3, selenyum, çinko içeriğinden dolayı bebeğin beyin gelişimi için hamilelik döneminde önerdiğimiz bir besindir. Omega-3 de bulunan DHA (docosahexaenoic acid) sinir sistemi gelişimini sağlayan önemli bir yağ asididir. Gebelik döneminde yeterli alınan DHA, çocuklarda iyi bir konsantrasyon, zeka gelişimi ve güçlü hafıza için iyi bir kaynak olup aynı zamanda tüketilen kuruyemişler önemli lif ve sağlıklı yağ kaynaklarıdır.

Yoğurt: Bebekler iskelet sisteminin gelişmesi için kalsiyuma ihtiyaç duyar ve bunu anneden alır. Eğer gebe anne yeterince kalsiyum almazsa kemiklerindeki kalsiyum depoları bebeğe geçer ve annede kalsiyum eksikliği ile beraber kemikler zayıflama ve diş çürükleri meydana gelebilir. Bu nedenle anne adaylarının yeterli kalsiyum alımı oldukça önemlidir ve bu gereksinimin çoğunu yoğurttan sağlayabilir. Yağ oranı azaltılmış yoğurtta daha fazla kalsiyum olduğu birçok çalışmada belirtilmiştir. Ayrıca protein bakımından zengin olan yoğurt, bağırsak florası için gerekli iyi bir probiyotik kaynağıdır.

Koyu yeşil yapraklı sebzeler: Vitamin A, C ve K kaynağı olması ve yüksek miktarda folik asit içeriğinden dolayı hamilelikte mutlaka tüketmesi gereken besinlerdir. Bebeğin merkezi sinir sisteminin gelişmesi için iyi bir folik asit kaynağı olan bu sebzeler annenin yeterli posa ve demir alımını da destekler.

Yağsız kırmızı et: Hamilelik döneminde vücudun demir ihtiyacı iki katına çıkıyor. Kırmız ette bulunan demir vücutta kolayca sindirilip, emilerek etkinliğini kolaylıkla gösterebiliyor. Böylelikle annede yorgunluk hissini azaltıyor ve demir eksikliğinin önüne geçiyor. İyi bir demir kaynağı olan kırmızı etin yağsız kısmını bu dönemde tüketmek gebe anne adayları için önemlidir. Kaliteli protein ve demir kaynağı olan etin tüketiminde en önemli kural ise eti kızartarak değil haşlama veya ızgara şeklinde tüketmek olacaktır.

Kurubaklagiller: Gebelerin beslenmesinde önemli miktarda lif ve protein içeren kurubaklagillere haftada 2-3 gün yer vermek sağlıklı olacaktır. Gebelik döneminde sindirim sistemi hormonlara ve fiziksel aktivite azlığından dolayı yavaşlayabiliyor. Bu nedenle kabızlık ve hemoroid gibi problemlerle karşılaşma riskini azaltmak bu besinleri yemek, çorba ve salatalarınızda bulundurabilirisiniz.

Somon balığı: Bebeğin göz ve beyin sağlığı için önemli olan Omega-3’ün en zengin kaynağıdır. Gebe annelerin ve onların bebekleri için hiçbir yan etkisi olmayan omega-3 yağ asitlerinin içindeki DHA, şüphesiz bebeklerin öğrenme kabiliyetini de oldukça etkilemektedir. İnsan beyninin yüzde 50 – 60’ının DHA’dan oluşması sebebiyle, anne rahmindeki bebeğin beyin gelişimi için annenin yeteri kadar DHA oranı yüksek balık alması da önemlidir. Diğer balık türlerine göre daha az ağır metal içerdiği için anne adayları güvenli bir şekilde haftada 1 kez tüketilebilir.

Kuru meyveler: Kuru meyveler, vücudu yüksek antioksidan potansiyeller ile öncelikle serbest radikallere karşı korur. Özellikle kurutulmuş armut gebelik dönemindeki mide bulantılarını geçirdiği için önerilir. Ayrıca hamilelik döneminde magnezyum eksikliğinden kaynaklanan krampların önlenmesinde ve kabızlık problemine karşı iyi bir besin gruplarıdır.

Su: Döllenme ile birlikte bebeğin gelişmesini sağlayacak çevrenin oluşabilmesi ve hücrelerin çoğalıp şekillenmesi için anne adayının su ve besin öğeleri gereksinimleri artar. Gebeliğin 26’ncı haftası sonunda bebeğin beden ağırlığının yaklaşık yüzde 90’ı sudan oluşmuştur. Bu durum, bebeğin gelişiminde suyun ne denli önemli olduğunu göstermektedir. Araştırma verilerine göre annenin içtiği su, amniyotik sıvıyı etkilemektedir. Bilimsel çalışmalarda annenin susuz kalmasının bebeğin de susuz kalmasına neden olduğu belirlenmiştir. Bebeğin yaşamını sürdürdüğü bu sıvıdaki yetersizlik akciğerlerin gelişimini olumsuz etkiler, hareket yeteneğini azaltır ve yapısal bozukluklara yol açar. Bu nedenle gebe annelerin günde 2-2,5 litre su tüketimi büyük bir önem taşır.

Jinekolog Doç. Dr. Ferit Saraçoğlu, hamilelikte Omega 3 kullanımı ve faydaları hakkında uzman görüşlerini paylaşıyor. Özellikle, geç yaşta hamilelik için Omega 3 yağlarını tavsiye ediyor. ”Yüksek Topuklar” özel haberinde, konuyu uzmanından öğrenin; kafa karışıklığından kurtulun!

Günümüzde 35 ve üzerindeki yaşlarda anne olan kadınların sayısı giderek yükseliyor. Bu durum anemi, diyabet, tansiyon problemlerinin yanı sıra erken doğum, düşük, bebek anomalileri, plesenta problemleri, bebekte zeka geriliği gibi riskleri de beraberde getiriyor. 35 yaşın üzerinde gebeliklerde kronik hipertansiyon erken yaştaki gebeliklere göre 2-4 kat, diyabet riski 2 kat, düşük riski de daha genç gebeliklere göre yaklaşık 4 kat artıyor.

Emzirme döneminde de Omega-3 kullanılmalı

Gebelikte Omega-3 kullanımının özellikle geç gebelikte ortaya çıkan bu risklerin yanı sıra gebelikte sıklıkla görülen lohusalık depresyonunu da azalttığını söyleyen Jinekolog Doç. Dr. Ferit Saraçoğlu, Omega-3’ün bebeğin sağlıklı gelişiminde de büyük önem taşıdığının altını çiziyor: “Omega-3 yağ asitleri, hamilelik döneminde de önemli faydalar sağlamaktadır. EPA ve DHA tüketimi arttığında erken doğum olasılığı azalmaktadır. Omega-3’ü hamilelik öncesi tüketmeye başlayan geç yaş gebelerinde, bebeklerin nörolojik, görme, zeka ve motor fonksiyonlarının gelişmesini olumlu yönde etkiliyor. Bilimsel çalışmalar, hamilelerin gebelik ve emzirme döneminde Omega-3 alımının artırılması gerektiğini ortaya koyuyor.”

Alg Yağı doğal Omega-3 kaynağı kaynağı

Sadece gebelik sürecinde değil ilk bin günde iyi beslenemeyen çocukların görme, beyin fonksiyonları, motor ve zeka gelişimlerinin olumsuz etkilendiğine ve hatta IQ’larının da yaşıtlarından daha düşük bulunduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Saraçoğlu, şu bilgileri veriyor: “Norveç’te yapılan bir araştırma gebelikte Omega-3 desteği alan annelerin bebeklerinin kordon kanında daha yüksek seviyede DHA olduğu ortaya çıktı. 4 yıl sonra bu bebekler yeniden incelendiğinde IQ’larının yaşıtlarından daha yüksek olduğu da saptandı. Benzer bir çalışma Avustralya’da da yapıldı. Çalışmanın sonuçlarına göre doğumda balık yağı desteği alan annelerin bebeklerinin kordon kanında DHA ve EPA seviyesinin daha yüksekti. Çocuklar 2,5 yaşına geldiğinde yapılan değerlendirmede çocukların el ve göz koordinasyonunun, zeka fonksiyonların daha iyi olduğu tespit edildi. Omega-3 yağ asitleri açısından en iyi kaynaklardan biri deniz ürünleridir.

Ancak civa ve diğer toksik maddelerin birikimi nedeniyle gebeler daha az balık tüketmesi önerilmektedir. Ancak gebelikte günde en az 650 mg Omega-3 alınması gerekir. Bunun 300mg’ı DHA’dır. Gebelik diyetlerinde deniz ürünleri tüketiminin düşüklüğü ve Omega-3 yağ asitlerinin vücut tarafından üretilemediği göz önüne alındığında, gebelerin mutlaka dışarıdan destek alması gerekmektedir. Bu desteklerin en önemlileri günlük olarak alınan Balık yağı, Krill yağı ve Alg yağıdır. Ülkemize yeni gelen Alg yağı (Algae Oil), planlı gebelik, gebelik ve emzirme döneminde kullanılan, anne karnındaki bebeğin beyin, göz ve sinir sisteminde etkili, bitkisel, doğal Omega-3 kaynağıdır. Ayrıca algler vejetaryenler için en geçerli DHA kaynağı olarak da bilinir.”

Hamileliğin ilk aylarında görülen mide bulantısı için doğal çözüm önerisi sağlıklı beslenme uzmanı Taylan Kümeli’den geliyor! “Yüksek Topuklar” özel haberinden en doğru bilgileri öğrenin, hamileliğin keyfini sürün!

Taylan Kümeli, hamilelikte mide bulantısı yaşayanlar için taze Hindistan cevizi meyvesini tavsiye ediyor. Sebebini ise bilimsel verilere dayanarak açıklıyor. İşte, hamilelikte Hindistan cevizinin faydaları:

Vitamin, antioksidan ve mineraller bakımından zengin olan Taze Hindistan Cevizi hamilelik döneminde kadınların en destekleyici yiyeceklerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Türkiye’de Verita tarafından market ve satış noktalarına sunulan Taze Hindistan Cevizi, mide bulantılarını gidermesinin yanında suyunun sıfır kolesterol içermesiyle de anne adayının fit görünümünü korumasına yardımcı oluyor.

Mide bulantısını önlüyor, bağışıklık sistemini destekliyor

Young Coconut olarak da bilinen Taze Hindistan Cevizi’nin oldukça önemli olduğunu ve hamileler için özellikle mide bulantısında birebir etkili olduğunu söyleyen Sağlıklı Beslenme ve Diyet Uzmanı Taylan Kümeli, bu meyvenin hamilelik süresince oluşan anomalileri de engellediğini kaydediyor. Taze Hindistan Cevizi suyunun bağışıklık sistemini desteklediğini belirten Kümeli, özellikle anneyle bebeği oluşabilecek hastalıklara karşı koruduğunun altını çiziyor.

Parazit oluşumunu önlüyor, tiroidi tedavi ediyor
Kümeli, Taze Hindistan Cevizi suyunun düzenli olarak tüketildiğinde çocuklarda parazit oluşumunu önlediğini ifade ederek, “Tiroid hastalığında iyileştirici özelliği bulunuyor. Yine düzenli tüketildiğinde ciddi anlamda bir iyileşme olduğunu göreceksiniz. Bu tropikal meyvenin suyu özellikle epilepsi tedavisinde de kullanılıyor. Düzenli olarak her gün Taze Hindistan Cevizi suyu içen çocuklarda epileptik tedaviler uygulandığında ciddi anlamda düzelmeler kaydedilmekte. Bu arada çok ciddi sakinleştirici etkisi var. Kansere karşı savaşçı olma özelliği de bulunan bu özel meyvenin kemik erimesinden ülsere kadar pek çok hastalığa iyi geldiğini söyleyebiliriz.” diyerek Taze Hindistan Cevizi’nin sağlık üzerindeki önemli etkilerine dikkat çekiyor.

Düzenli kullanımda karın yağlarını gideriyor

Sağlıklı zayıflama ve beslenme konusunda ara öğün olarak Taze Hindistan Cevizi’ni danışanlarına da önerdiğini söyleyen Kümeli, ciddi derecede tok tutucu özelliği ile çok acıkanlar için bir panzehir görevi gördüğünü dile getiriyor. Kümeli’nin bu meyve ile ilgili bir müjdesi de; deniz ve güneş mevsiminin açıldığı bu günlerde düzenli kullanılması halinde karın yağlarını eritiyor olması…

Verita hakkında: 12 ay boyunca taze meyve

1980 yılında muz ithalatıyla yola çıkan Verita bugün 6 kıtada, 36 farklı ülke ve farklı iklimlerde yetişen her çeşit meyveyi düzenli, sağlıklı, yüksek kaliteli, ekonomik ve hijyenik koşullarda 12 ay boyunca mevsim tazeliğinde Türkiye’ye getiriyor. Verita, küresel ölçekte kalite ve verimliliği artırmak amacıyla Kosta Rika ve Hollanda’daki organizasyonlarıyla Türkiye’ye ithalat zincirini yönetiyor. Portföyündeki 30’dan fazla çeşidiyle “dünyanın meyve”sini başta seçkin marketler ve manavlar olmak üzere tüm Türkiye’de Verita standartlarına uygun satış noktalarında halkın beğenisine sunuyor. Verita, Denizli’deki 1000 dönümlük arazisinde Türkiye pazarı için ürettiği elma, armut ve üzüm türlerini ihraç etme potansiyeline de sahip.

hamilelikte-beslenme-diyet

Anne ve bebeğin sağlıklı yaşaması için hamilelikte doğru beslenmeye önem verilmelidir. Ancak toplumda, hatalı bir yaklaşım vardır: Anne adaylarına, ‘Sen iki canlısın, yemen lazım’ diyerek ihtiyaçtan fazla kalori almasına teşvik edilir. Doğumdan sonra anne, hem fazla kilolarıyla hem bebeğiyle ilgilenmek zorunda kalır. Siz, bu tuzağa ve zorluğa düşmeyin: Yüksek Topuklar’ın, hamilelikte doğru beslenme için 13 tavsiyesini uygularsanız, daha rahat bir hamilelik yaşayacak, doğumdan sonra kolayca kilo vereceksiniz.

Demir içeren besinler tüketin

hamile döneminde anne ve bebeğin sağlığı için dengeli oranda demir, folik asit ve B12 vitamini alınması gerekir. Demir içeren besinler tüketerek hem bebeğiniz iyi gelişir hem de siz fazla kilo almadan hamileliği tamamlayabilirsiniz.

Yumurta, organik tavuk, balık, ıspanak, kıvırcık, dereotu, ceviz, badem, ciğer, pekmez gibi besinler demir, folik asit ve B12 vitamini açısından zengindir. Örneğin, sabah kahvaltısında bir avuç içi ceviz ile iki adet haşlanmış yumurta yemek, anne adayı için çok faydalı olacaktır.

Doktorunuzun tavsiyesine göre bu besin öğelerini içeren destekler kullanabilirsiniz. Ama lütfen, bunu sadece doktorunuz önerirse kullanın. Arkadaşınız folik asit hapı alıyor diye siz de almayın!

C vitamini içeren besinleri tercih edin

Hamilelerin C vitamini içeren besinler tüketmesi dört açıdan faydalıdır: Az evvel saydığımız besinlerle alınan demir mineralinin daha iyi emilmesini, vücutta daha iyi kullanılmasını sağlar. Metabolizma hızını yükselterek, anne adaynın daha çok kalori yakmasını ve hamilelikte aşırı kilo almamasını sağlar.

Bağışıklık sistemini güçlendirip anne adayı ve bebeği hastalıklardan korur. Özellikle, kış aylarında hamileyseniz, grip veya nezle riskine karşı C vitamini içeren besinleri her gün tüketmelisiniz.

Portakal, limon, mandalina, kivi gibi meyveler C vitamini içerir. Hibisküs çayı, kuşburnu çayı C vitamini içerir. Maydanoz, çilek, biber, soğan, karnabahar gibi besinlerde C vitamini bolca bulunur.

Örneğin anne adayı, öğle yemeğinde haşlanmış karnabar üzerine ince kıyılmış dereotu katılmış bir kase yoğurt döküp yanında iki dilim tam tahıllı ekmek yiyebilir. Bu hem bebeğine hem kendisine faydalı olacak, aşırı kilo almayacaktır.

limonlusu-icmek

Kalsiyum içerenler besinler alın

Bebeğin kemik yapısının iyi gelişmesi için kalsiyuma ihtiyacı vardır. Eğer anne adayı, hamilelik döneminde yeterince kalsiyum alamazsa, bebek tüm kalsiyumu çeker. Sonucunda ise annede saç dökülmesi, diş çürümesi, yorgunluk ve kilo alma gibi sorunlar ortaya çıkar.

Bildiğiniz gibi kalsiyum en yoğun olarak kefir, peynir, süt, yoğurt gibi süt ürünlerinde bulunmaktadır. Bitkisel kaynaklarda ise ıspanak, roka, brokoli, tam buğday ekmeği, kale bitkisi, chia tohumu, kekik, dereotu, badem, keten tohumunda kalsiyum bulunur.

Örneğin, anne adayı ara öğününde şunları tercih edebilir: Bir dilim tam buğday ekmeği üzerine bir avuç içi kadar kıyılmış roka, bir çay kaşığı keten tohumu, bir avuç içi kadar peynirle sandviç yapıp yiyebilir. Yanında ise, bir bardak ayran veya bir bardak kefir tercih edebilir.

ceviz-suyu-zayiflama-kuru

Omege 3 içeren besinleri tercih edin

Bebeğin sinir sisteminin gelişmesi açısından kritik öneme sahip olan folik asit ihtiyacı, gebelikte iki katına çıkar. Planlanan hamilelikte 3 ay kadar önce, anne adayının folik asit tabletleri kullanılması önerilmektedir.

Sağlık açısından çok önemli ve faydalı olan omega-3 yağ asitlerine olan ihtiyaç da hamilelik döneminde artacaktır. Omega-3 açısından en zengin besin grubu balık çeşitleridir. Ancak hamilelikte çok fazla balık tüketilmesi de önerilmez. Diğer omega-3 kaynakları arasında ceviz ve semizotu bulunmaktadır. Ayrıca balık yağı tabletleri de omega-3 gereksinimini tamamlamakta faydalı olabilir.

Örneğin anne adayı, her sabah bir bardak ceviz suyu içerek hem fazla kilo almadan hamileliğini tamamlar hem de bebek ve kendi sağlığı için Omega 3 ihtiyacını karşılayabilir.

Ev yapımı Ceviz suyu tarifi için BURAYA TIKLAYIN

Hamilelikte uzak durulması gerekenler besinler nelerdir?

Anne adaylarının kafeinden ve gazlı içeceklerden de uzak durması gereklidir. Az miktarda kafein annenin vücudu üzerinde çok etkili olmayabilir; ama bebeğin kalp ritminde değişikliğe neden olacak kadar etkilidir. Ayrıca yemeklerden sonra alınan kafein, besinlerdeki demirin emilimini yarı yarıya düşürebilmektedir. Gazlı ve asitli içeceklerse mide yanmasına neden olarak anneyi rahatsız edebilir.

Hamilelikte kaç kilo almak uygundur?

Gebelik sürecinde, normalde alınması gereken kilo 9-12 kilo kadardır. Hamileliğin başında zayıf olan anneler biraz daha fazla 15-17 kilo kadar alabilirler. Hamileliğin başında aşırı kilolu olan annelere de fazla kilo almaları önerilmez ve genellikle 7-8 kilo almaları yeterli kabul edilir. Kilo kontrolünüzü sağlayabilmek ve aynı zamanda doğru beslenme tercihleri yapabilmek için YÜKSEK TOPUKLAR ‘Anne bebek’ özel sayfamızı takip edebilirsiniz.

Hamilelikte kilo almamak için ne yapmalıdır?
1.Günde 15 bardak suyu oturarak ve yudum yudum için.
2.Tatlı isteğinizi bebeğinize ve size faydalı meyvelerden karşılayın.
3.Mutlaka kahvaltı yapın.
4.Hafif tempoda yürüyüş yapın veya yüzün.
5.Ara öğünleri atlamayın, en azından bir bardak sıcak süt için.
6.Rahat uyumak için akşam yemeklerinde hafif beslenin.
7.Her öğünde çorba içebilirsiniz, mide yanmalarına iyi gelir.
8.Ilık duş almak, el ve ayak şişmelerine iyi gelecektir.
9.Ruh halinizi olumlu tutmak için motivasyon müzikleri dinleyin.
10.Kişisel gelişim kitapları okumak, ruh halindeki değişimlere iyi gelir.

Mutlu olmak

annevecocuklari

Kilo vermek isteyen emziren anne diyet yaparken nelere dikkat etmeli, nasıl beslenmeli? Sağlıklı yaşam koçu Arzu Karabulut, emziren anne diyeti için tavsiyeler sunuyor. Hemen okuyup öğrenmeye, doğru bilgilerle kilo vermeye başlayabilirsiniz.

Emziren anneler kilo verirken anne sütünün azalmasından korkar. Oysaki, bebeğe ve anneye faydalı besinler tüketildiği takdirde anne sütü artar, kilo vermek kolaylaşır, annenin yorgunluğu azalır. Emzirme döneminde doğum sonrası kilo vermek için katı bir diyet listesi uygulamak yerine kilo vermeye yardımcı besinleri öğrenip düzenli tüketmek daha faydalı olacaktır.

Yoğurt, süt, ayran ve kefir tercih edin: Protein ve kalsiyum içeren süt ürünleri; tokluk verir, kilo vermeye yardımcı olur ve annenin daha sağlıklı olmasını sağlar. Gün boyunca dilediğiniz kadar ayran içebilirsiniz; bu açlık ve tatlı krizlerini gidermede etkili ve sağlıklı bir yöntemdir.

Her gün bir kase, özellikle ev yapımı yoğurt yemek çok faydalı olacaktır. Yoğurt içeriğindeki faydalı mineraller, özellikle göbek yağlarını eritmede yararlıdır. Kabızlığı, aşırı iştahı ve yorgunluğu önler. Emziren annelere tavsiyem, her akşam yemeğinde bir kase yoğurt yemeleridir.

Çorba ve sebze yemekleri yiyin: Yemek kültürümüzde çok sağlıklı ve kilo vermeye yardımcı çorbalarımız, yemeklerimiz var. Örneğin, mercimek çorbası içerdiği bitkisel proteinle annelerin sağlıklı zayıflamasına yardımcı olur. Günün herhangi bir vaktinde doyana kadar mercimek çorbası içebilirsiniz. Ayrıca, öğle veya akşam yemeklerinde ana yemekten önce bir kase çorba içmek, mide sağlığı açısından yararlı olduğu gibi kilo vermeye faydalıdır. Damak tadınıza uygun brokoli çorbası, yoğurtlu karabuğday çorbası, ezogelin çorbası gibi farklı tarifleri deneyebilirsiniz.

Ispanak, pazı, kereviz, turp, brokoli, kabak, pancar gibi sebzeler, emziren annelerin aç kalmadan kilo vermesine yardımcı olur. Çünkü, sebze yemeklerinin kalori değeri düşüktür ve doyana kadar yiyebilirsiniz.

anne-bebek-oyun

Meyve yiyerek tatlı isteğini giderin: Emziren annelerin kilo verirken zorlandığı durumlardan biri tatlı isteğine dur diyebilmektir. Oysaki, mevsimine göre her gün iki, üç porsiyon meyve yemek, tatlı isteğinin zamanla yok olmasına ve dolayısıyla kilo vermeye yardımcı olur. Kış mevsimindeyseniz her gün portakal, kivi, mandalina gibi C vitamini içerikli meyveler yiyerek hem metabolizma hızını yükseltebilir hem de hastalıklardan korunabilirsiniz.

Maden suyu içerek kilo verin: Günde bir şişe maden suyu içmek, vücudunuzun ihtiyacı olan kalsiyum ve benzeri faydalı mineralleri almanızı sağlar, ayrıca sıvı tüketmiş olursunuz. Maden suyu tadını güzelleştirmek için içine taze sıkılmış limon veya portakal suyu ilave edebilirsiniz. Özellikle kahvaltıdan yarım saat sonra maden suyu içmek sağlık ve kilo verme açısından faydalıdır.

Yumurta ve balık yiyin: Emziren annelerin protein alması gerekir, yumurta ve balık en güvenilir protein kaynaklarından biridir. Kahvaltıda haşlanmış yumurta, öğle veya akşam yemeklerinde ızgara, fırın veya buğulanmış balık yiyebilirsiniz. Bu sayede anne sütü artacak, kilo vermeniz kolaylaşacaktır.

Emziren annelere faydalı 10 yiyecek

Aşağıdaki besinler emziren anneler için çok faydalıdır, ara öğün veya ana öğünlerde yiyebilir, sağlıkla kilo verebilirsiniz.
1.Avokado
2.Organik tavuk eti
3.Peynir
4.Yumurta
5.Ispanak
6.Kefir
7.Yoğurt
8.Ceviz
9.Badem
10.Zeytinyağı

Her gün iki litre su için: Anne sütünü artırmak ve kilo vermek için her gün iki litre su için. Su içmek, vücuttan ödem söktürmek ve metabolizma hızlandırmak için çok faydalı olacaktır. Telefonunuza alarm kurup su içmeyi hatırlatmasını sağlayabilirsiniz.

TIKLA OKU: EMZİREN ANNELERE GARANTİLİ ZAYIFLAMA TARİFLERİ

Havaların iyice ısındığı şu günlerde anne adayları da tatile çıkmak ve biraz serinlemek istiyor. Ferti-Jin Kadın Sağlığı ve Tüp Bebek Merkezi Klinik Direktörü, Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Seval Taşdemir, henüz tatile çıkmamış anne adaylarına rahat bir seyahat geçirebilmeleri için önerilerde bulundu…

Gebelerin uçak ile seyahatinde bir sakınca yoktur. Yalnız 34 haftadan büyük gebelerin doktor raporu olsa bile, bazı havayolu şirketleri seyahatlerine izin vermeyebilir. Bu hamilelerin şehir içinde veya arabayla gidilebilecek mesafede tatil yörelerini tercih etmeleri tavsiye edilir.

Yolculuk sırasında 1.5-2 saatte bir mola verilmeli, molalarda 10-15 dakika yürüyüş yapılmalıdır. Bu sayede bacaklarda ödem ve bacak toplardamarlarında kan pıhtılaşması ihtimali minimuma indirilir. Uzun seyahatlerde pıhtı oluşumunu engellemek için varis çorabı kullanılmalıdır.

Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Seval Taşdemir, “Anne adayları hangi taşıtla seyahat ederlerse etsinler yolculuk sırasında mutlaka emniyet kemeri takmaları gerekiyor. Emniyet kemerini bağlarken karnınızın üstünden değil altından geçmesine ve kalçalarınız hizasında olmasına dikkat edin” diyerek uyardı.

Eğer emniyet kemerinizi tam karnınızın üzerinden geçecek şekilde takarsanız; olası bir kaza durumunda oluşacak şiddetli basınç bebeğin plasentasının erken ayrılmasına sebep olabilir. Ayrıca emniyet kemeri omuz kısmı bağlandığında tam göğüs arasında olmalıdır. Kemerin boyun hizanızda olması tehlikelidir.

Şişmiş veya terlemiş ayaklarınızı ihtiyaç duyduğunuz zaman bir leğen dolusu soğuk suya sokun. Suya damlatacağınız birkaç damla nane yağı ise ayaklarınızın daha da serinlemesini sağlar.

“Yolculukta yemek yerken çok daha dikkatli olmalısınız” diyerek anne adaylarını uyaran Ferti-Jin Kadın Sağlığı ve Tüp Bebek Merkezi Klinik Direktörü, Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Seval Taşdemir, “Tüketeceğiniz yiyeceklerin içeriklerini ve pişirilme yöntemini öğrenin. Hafif yiyecekleri ve zeytinyağlıları tercih etmeye çalışın. Kapalı su tercih edin. Asitli içeceklerden, meşrubatlardan uzak durun” dedi.

Sezaryen ile doğum yapacak olan anne adaylarının sık sık duyduğu bir terimdir spinal anestezi. Spinal anestezide anne adaylarının sezaryen esnasında uyanık olup, bebeğini doğar doğmaz görmesine olanak sağlayan bir anestezi yöntemidir. Bizde spinal anesteziye genel bir bakış yapalım istedik.

Spinal Anestezi Nedir?

Bel omurları arasından enjeksiyon ile, vücudun bu hizasının altında bölgesel anestezi sağlayan bir tekniktir. Yani belden aşağısını tamamen uyuşturan ve sizin uyanık olmanızı sağlayan bir teknik. Özellikle genel anesteziye elverişli olmayan kişiler, kronik akciğer sorunu yaşayan, kalp veya solunum yetmezliği olan hastalara uygulanır. Sezaryen olacak anne adaylarının da bebeklerini doğar doğmaz görmesi de bir diğer avantajlarında. Ayrıca doğum sonrası 3-4 saat boyunca uyuşukluğun devam etmesi, annenin bebeğini emzirme ve rahat ilgilenmesine de olanak tanımaktadır.

spinal-anestezi

Spinal Anestezi Nasıl Uygulanır?

Spinal anestezi oturarak uygulanan bir anestezi yöntemi. Bu yüzden anne adayı oturur ve başını göğsüne kadar indirerek, omuzlarını öne çıkartır ve kambur durması sağlanır. Bu pozisyonda hiç kımıldamadan durması için anestezi uzmanı hasta ile iletişim içinde olmalıdır. Spinal anestezinin diğer aşamaları şu şekilde;

1.Aşama: Anne adayına oturur pozisyon verilerek, bel gölgesi antiseptik solüsyon ile silinerek, steril örtüler ile örtülür. Spinal anestezide sterilite çok önemlidir. İşlem sonrası enfeksiyonu oluşumunu engellemeye yöneliktir.

2.Aşama: Spinal anestezi uygulanacak bölgenin cilt bölgesinin uyuşturulması için şeker (diyabet) hastalarının insülin yaparken kullandıkları çok ince çaplı iğne kullanılarak lokal anestezi verilir, böylece anne adayı artık ağrı-acı hissetmez.

3.Aşama: Anestezi uzmanının uygun gördüğü bel omurlarının arasına ucu künt, incecik bir iğne yardımıyla giriş sağlanır ve bu iğneden anestezik ve ağrı kesici etkili ilaçlar verilir. Özellikle bu aşamada anne adayının birkaç dakika kıpırdamadan hareketsiz durması çok önemlidir. İlaç uygulandıktan dakikalar içinde bacaklarda ve kalçada uyuşma, elektriklenme hissi başlayacaktır. Ardından iğne çekilerek giriş yeri minik bir bant ile kapatılır. Anestezi uzmanı tarafından uyuşmanın tamamen sağlandığı kontrol edilir ve uyuşma seviyesi kontrol edilir. Anne adayı dokunulduğunu rahatlıkla hissedecek ancak kesinlikle bir ağrı ya da acı hissetmeyecektir.

Spinal Anestezinin Yan Etkileri Nelerdir?

Spinal anestezi uzman kişi tarafından yapıldığında oldukça güvenlidir. Spinal anestezi sonrasında baş ağrısı görülmesi normaldir. Operasyon sonrası serum takılarak bu baş ağrısında azaltma sağlanabilir. Rahatsız edici bir baş ağrısı yaşanıyorsa, serum ile birlikte bol sıvı tüketilerek rahatlanabilir. Baş ağrısı dışında bulantı ve tansiyon düşmesi sık görülen yan etkilerindendir.

Spinal Anestezi Kimlere Uygulanmaz?

Pıhtılaşma sorunu yaşayan anne adaylarında kanama riski nedeniyle spinal anestezi uygulanmamalıdır. Benzer şekilde kan sulandırıcı etkisinde dolayı son on gün içinde aspirin kullanan kişilerde de spinal anestezi tercih edilmemelidir. Bunun yanı sıra bel bölgesinde herhangi bir enfeksiyon ya da deri hastalığı olan anne adayları da bu anestezi yöntemi için uygun değildirler.

Bir kadın için en önemli duygulardan biri anne olmaktır. Kadınlar, uzun bir serüven olan annelik duygusunu ilk tatmaya başladıklarından itibaren bebeklerini kucaklarına almanın hayalini kurarlar. Bu geçen sürede bebek bakımı ile ilgili bilgiler edinmeye, kendilerini ise anneliğe hazırlamaya çalışırlar. Bu süreçte en heyecanlı bekleyişin ilki bebeklerinin cinsiyetlerini öğrenebilecekleri hamileliğin 16. haftası olacaktır. Bazı durumlarda birkaç hafta daha sarkabilen bu ihtimal özellikle anne adaylarını çok heyecanlandırmaktadır. Bu bekleyişte özellikle kız bebek isteyen anne adayı sayısı oldukça fazladır. Genelde anne olmak isteyen kadınlar, hayallerini kız bebek üzerine kurarlar. Bu istek belki de küçük yaştan edinilmiş alışkanlıkların yansımasıdır. Hal böyle olunca hamile kalan kadınların merak ettiği en önemli konu, doğacak olan çocuğun cinsiyetidir. Bebek doğmadan odasını, kıyafetlerini hazırlamak ve hatta isim bulmak için cinsiyetini öğrenmeleri onlar için önemlidir.

Günümüz teknolojisi bebek cinsiyetini belirlemede nokta atışı yapmaktadır. Fakat kesin bir şey söylenmesi için hamilelik döneminin 16. haftasında olması gerekmektedir. Bilimsel olmamasına rağmen özellikle halk arasında uzun yıllardır alışılagelmiş bazı bulgular vardır. Hamilelik sırasında kız bebeğe işaret eden bulgular genellikle anne adayının yeme yani aşerme alışkanlıklarıyla ilgilidir. 16 hafta beklemek istemeyen anne adayları için aşağıda kız bebek belirtilerini sıraladık. Bu belirtilerin kimisi tecrübeli anne adaylarının söyledikleri, kimisi kocakarı yöntemleri, kimisi ise bilimsel araştırmalara dayanmaktadır. Ayrıca erkek bebek belirtilerini merak edenler, bununla ilgili yazımıza göz atabilirler.

erkek-bebek-belirtileri

İşte Kız Bebek Belirtileri
•Anne adayının göbeği yuvarlak ve yayvansa, kız bebek olacağı düşünülür.
•Hamilelik döneminde anne adayı çok fazla bulantı ve kusma yaşıyorsa, bebeğinizin kız olacağı söylenir.
•Alınan kilolar kalça ve basen bölgesinde yoğunlaşıyorsa, kız bebek olacağına işarettir.
•Bebeğin nabzı dakikada 150’den fazla atıyorsa yine kız bebek olacağı düşünülür.
•Bebek anne adayının karnının sol tarafında duruyorsa kız bebek olacağını düşünülür.
•Anne adayının idrarı mat sarı renkteyse, kız olacağına işaret edilir.
•Anne karnının yukarıda durmasıyla kız olacağına işaret edilir.
•Sol göğüs büyükse kız, sağ göğüs büyükse erkek olacağına inanılır.
•Doğumdan önceki halinize göre daha az güzel görünmeniz kız olacağına işaret eder.
•Yapılan araştırmalara göre daha duygusal ve kırılgan haldeyseniz çocuğunuz kız olma ihtimali yüksektir.
•Saçınız hamilelik sırasında daha ince ve mat hale gelmişse kız olduğu düşünülür.
•Çabuk hastalanıyor ve dayanıksız bir bünyeye sahip olduysanız kız olacağına inanılır.
•İlk 12 hafta boyunca sabah bulantısı yaşıyorsanız kız olacağına inanılır.
•Cildiniz normalden daha yumuşak ve naif hale geldiyse kız olacağı düşünülür.
•Yüzde ergenlik dönemlerine benzer sivilceler çıkmaya başladıysa kız olacağı düşünülür.
•Uyurken istem dışı sağ tarafa doğru dönme dürtüsü olursa kız, sol tarafa doğru dönme olursa erkek olacağı düşünülür.
•Ultrason sonuçları haricinde bilimsel niteliği olan bir başka yöntem ise ikili free beta hcg testi yaptırmaktır. Değerler %50’nin üzerinde çıkarsa kız, altında çıkarsa erkek olma olasılığı yüksektir.

Hamile kalmak isteyen her kadının, yumurtlama diğer adıyla ovülasyon zamanını bilmesi bu süreçte büyük önem taşır. Ovülasyon zamanınızı öğrenebilmek için, evde yapabileceğiniz “ovülasyon testi” hakkında bilgileri siz değerli okuyucularımız için derledik. Ovülasyon testi nasıl yapılır sorusunun cevabını öğrenmek için, “Yüksek Topuklar” ekibi olarak hazırladığımız yazımızı dikkatlice okuyun.

Ovülasyon testi nedir?

Ovülasyon, adet dönemlerinizin ortasına denk gelen, folikül adındaki keseciklerden yumurta salınması olayıdır. Hamile kalma ihtimalinin en yüksek olduğu dönem, ovülasyon dönemidir. Bu döneminizin hangi güne geleceğini bilmiyorsanız, ovülasyon testi size yardımcı olacaktır. Ovülasyon testi, Luteinizan Hormonu (LH) seviyesinin yükselmesini tespit eden bir testtir. LH’nin yükselmesinden sonra, 24-36 saat içinde cinsel ilişkiye girerseniz hamile kalma ihtimaliniz yüksek olur.

Ovülasyon testi nasıl ve ne zaman yapılır?

Ovülasyon testi, evde yapılan hamilelik testleri gibidir. Test çubuğuna, idrar pipeti yardımıyla temiz bir kapta bulundurduğunuz idrarınızdan koyarak yapılır. Bazı testlerde de, test çubuğunu kaptaki idrara batırarak yapılabilir.

Testi yaptınız, en az 5 dakika geçtikten sonra sonuca bakabilirsiniz. Hamilelik testlerine benzeyen ovülasyon testlerinde de çift çizgi çıkması, testin pozitif olduğunu gösterir. Bu da hamile kalmak için uygun bir dönemde olduğunuza işarettir. Tek çizgi çıkması durumunda ise, yakın zamanda yumurtlama olmayacağını ve hamile kalma olasılığınızın düşük olacağını söyleyebiliriz.

Peki, bu test ne zaman yapılmalı? Öncelikle, iki adet kanaması arasında geçen gün sayısını hesaplamalısınız. Adet dönemi her kadında farklı periyotlarla ilerler. Bu nedenle de testin yapılma zamanı her kadına göre değişir. Testiniz pozitif çıkana kadar, ovülasyon testi yapmaya devam etmenizi öneririz.

Ovülasyon testini etkileyebilecek faktörler nelerdir?
•Ovülasyon testini yaparken, sabah idrarınızı kullanmanız test sonucunda yanıltıcı olabilir. Gün içindeki idrarlarınız kullanarak, daha sağlıklı sonuçlar elde edebilirsiniz.
•Hormon ilaçları kullanıyorsanız, ovülasyon testinin sonucu sizi yanıltabilir. Daha iyi bilgi edinmek adına, doktorunuza danışmalısınız.
•Antibiyotik, ağrı kesici, alkol, sigara gibi faktörler ovülasyon testinizin sonucunu etkilemez.
•Çok su ve sıvı gıdalar tüketmeniz durumunda, idrardaki LH konsantrasyonu azalır ve test sonucunun yanlış çıkmasına yol açabilir. Bu nedenle, testi yapmadan önce fazla sıvı tüketiminden kaçının.

Ovülasyon dönemine dikkat etmenize rağmen hemen hamile kalamıyorsanız telaşlanmayın. Bu biraz zaman alabilir. Eğer birkaç aydan sonra hala hamile kalamadıysanız, bir kadın doğum uzmanına görünmenizi tavsiye ederiz.

Önemli Bilgi: Ovülasyon testlerini, doğum kontrol yöntemi olarak kullanmak yanlıştır. Yumurtlama günlerinizi saptayarak, bu günler dışında cinsel ilişki yaşamanız sizin hamile kalmanızı önlemez. Bir tek ovülasyon günlerinde hamile kalınmadığını belirtmek isteriz.

D vitaminin insan vücuduna birçok faydası var. Ancak, D vitamini eksikliğinin hamile kalmayı güçleştirdiğini ve kısırlığa sebep olduğunu biliyor muydunuz? Ferti-Jin Kadın Sağlığı ve Tüp Bebek Merkezi Klinik Direktörü Op. Dr. Seval Taşdemir, D vitamini ve kısırlık hakkında bilgiler verdi. “Yüksek Topuklar” ekibi olarak derlediğimiz haberimizi hemen okumaya başlayın…

D vitamininin önemi

‘Kış geldi. Havalar soğudu ve güneşli gün sayısı da azaldı. Güneşten D vitamini alma şansınız azaldığı için D vitamini eksikliği yaşamamak adına destek almanız gerekiyor’ diyen Ferti-Jin Kadın Sağlığı ve Tüp Bebek Merkezi Klinik Direktörü, Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Seval Taşdemir, ‘D vitamini eksikliği üreme sağlığını olumsuz etkiler’ diyerek uyarıyor.

“D vitamini eksikliğinin, son yıllarda infertilite (kısırlık) ve düşük problemi olan hastalarda daha sık oranda görüldüğü saptandı. D vitamini eksikliği; üreme sağlığını, yumurta rezervini, yumurtanın kalitesini ve döllenme oranlarını olumsuz olarak etkiler. Ayrıca döllenmiş yumurtanın anne rahmine tutunma oranını da düşürür.”

Süt ürünlerini bol tüketin

“Kanda 25 hidroksi vitamin D düzeyini ölçerek vitamin D depolarını değerlendiririz. 30 ng/ml’nin altındaki değerler düşük olarak kabul edilir” diyen Op. Dr. Seval Taşdemir, “D vitaminini güneşten alabileceğimiz gibi ton balığı, uskumru, karides, yumurta sarısı, karaciğer, süt ve süt ürünleri, tahıl gibi ürünlerde de bulabiliriz” diyerek D vitamini eksikliği olanların bu gıdalardan tüketmesi gerektiğini özellikle belirtiyor.

“Eksiklik tespit edilirse günde 600-800 IU arası D vitamini alınabilir. 1000 IU’dan fazla alınmaz, yan etkileri ortaya çıkabilir” diyen Op. Dr. Seval Taşdemir uyarıyor:

D vitamini düzeyinize baktırın

“Özellikle kısırlık ve tüp bebek tedavisi görecek olan hastalarda mutlaka D vitamini düzeyine bakılmalı. Özellikle yaşı 35’in üzerinde olan ve güneşten daha az faydalanan grupta, D vitamini eksikliği daha sık görülür. Eksik olan vitaminin tedavisinden sonra yapılan infertilite (kısırlık) tedavisinden, çok daha başarılı sonuçlar elde ediliyor. Son yıllarda bunu destekleyen birçok çalışma yapıldı. Kısacası D vitamini, vücudumuzda sadece kanda kalsiyum oranlarını belirleyen, bağırsaktan kalsiyum emilimine yardımı olan vitamin değil; tüm vücut bağışıklık sistemini düzenleyerek gribal enfeksiyonlara direncimizi artıran bir vitamindir. Önemli kanser vakalarında, meme, pankreas, kolon, rektum kanserlerinin seyrini etkiler, kalp ve damar hastalıklarını önler. İnfertiliteyi (kısırlığı) önemli şekilde etkileyen çok önemli vitamindir.”