Merhabalar, bu haftaki konumuz aslında bir sağlık sorunu değil. Kimileri için Sadece aşılması gereken bir detay, kimileri için ise hayat planı dahi Değiştirmesine yol açan kocaman bir sorun… Hymen, namı diğer kızlık zarı… Evet bu büyük bir mesele. Oysa hymenin kendisi varla yok arasında, bazı kadınlarda son derece ince yapılı, fizyolojik bir işlevi olmayan mukoza kalıntısından ibaret. Ancak özellikle son dönemlerde ülkemizde adeta genç kızların kabusu haline gelen bir fenomen.Bir çok genç kız ilişkiye girmemiş olsa dahi kendi kızlık zarına şüpheyle yaklaşıyor. Günlük aktivitelerinde bile sürekli bir endişe ve kaygı içindeler. Heleki %30 arasında rastlanan esnek zara sahip olma korkusu ile enerjilerini bu konu üzerinde yoğunlaştırıyorlar. Kimliklerinin, kadınlıklarının, insanlıklarının sadece bu embiryolojik mukoza artığı üzerinden sorgulanması gerçeği ile yüzyüze geliyorlar. Çok acı…
Bir kadın jinekolog olarak bu konu beni oldukça etkiliyor. Karşımda depresyon ve anksiyete oturan genç kızları gördükçe her seferinde aklımdan şu meşhur cümle geçiyor; “Coğrafya Kaderdir” Ben bu konu ile ilgili erkeklerin de detaylı bilgi sahibi olmaları gerektiğini düşünüyorum. Mesela esnek kızlık zarının kanamayacağı gibi, yada zar damarsız , yada zar damarsız ve ince bir bölgesinden yırtıldığında kanama olmayacağı gibi yada kızlık zarı kanamasının standart bir miktarı ve rengi olmayacağı gibi. Yada esnek olmayıp esneğe yakın kızlık zarı olan genç kızlarda uygun ıslanma ile normalden daha küçük penis ile ilişkide kanama olmayacağı gibi.
Bazen içimden şöyle diyorum “Tanrılar kan istiyor” Sanki ilkel bir kabiledeyiz, bir tören var ve o törenin olmazsa olmazı KAN. Böyle söylendiğinde konunun sosyolojik ve psikolojik boyutunun büyüklüğü daha da net algılanıyor diye düşünüyorum.
Elbette her ilişkinin kendi dinamiği var, ve hiç kimse bir çiftin iç dinamiği ile İlgili tasarruflarda bulunma hakkına sahip değil.Ancak kişiler arasındaki iletişimde kişilik haklarına saygı sevginin her zaman üzerinde gider. Saygı duymadığınız bir insanı sevmekte zorlanırsınız. Ve sevginin gündemi bunlar değil aslında. Empati, şefkat ve hoşgörü ile çözülemeyecek mesele yoktur hayatta… Tamamsa tamam, devamsa devam…
Elbette ki bir kadın olarak pozitif ayrımcılık yapıp kadınların safındayım, ne yazık ki eşit şartlarda başlamıyor hayat kadın ile erkekler arasında. Erkeğin sünneti davullu zurnalı kutlanırken ilk adetini gören kız çocukları tokatlanıyor hala.
Bir Cemal Süreyya dizesi ile konuyu kapatmak isterim.
“Sevişti bir bakir ile bakire erkeğe milli dediler kadına fahişe”